Yenidoğan çetesinin iddianamesinde yer alan ayrıntılar infial yarattı – Son Dakika Sağlık,Siyaset Haberleri
Kadınlar, çocuklar, hayvanlar için korkarken yeni doğmuş bebeklerin bile Türkiye’de güvende olmadığı ortaya çıktı. Yenidoğan çetesi skandalı gündeme bomba gibi düştü. İstanbul’da aralarında doktor ve hemşirelerin olduğu çete üyeleri, 112 Acil Çağrı Merkezi’nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk etti. Çetenin asıl amacı bebeklerin iyileştirilmesi değil daha çok para kazanmaktı. Fakat enfeksiyona açık bir ortam olan yenidoğan ünitelerine yatırılan bebeklerden bazıları, normalden daha uzun süre yatılı kaldıkları veya hiç gereksinim yokken bu bölüme yönlendirildikleri için yaşamını kaybetti. Çete her bebek için günlük 7 veya 8 bin lira ücret kazandı. Hem aileler hem de Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) dolandırıldı.
2022-2024 tarihleri arasında şimdilik tespit edilen 12 bebeğin ölümüne neden olan çete üyelerinden 22’si tutuklandı. Doktor Fırat Sarı’nın kurduğu ve kendi dahil 47 kişinin yer aldığı çete hakkında hazırlanan iddianamede yer alan korkunç ayrıntılar kamuoyunda infial yarattı.
‘500 GRAMDI ZATEN ÖLECEKTİ’
Cumhuriyet’in iddianamede ulaştığı bilgilere göre şu ana kadar yaşamını kaybettiği belirlenen 12 bebekten biri olan ve yattığı Özel Güney Hastanesi’nde üç gün boyunca uygun müdahale yapılmadığı için yaşamını yitiren Kaya bebeğin öldüğü gece, hastanenin sahibi olan ve dosyadaki şüpheliler arasında yer alan Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu’nun bilgisi dahilinde yeni doğan bölümünde sadece tıbbi müdahale uygulama yetkisi olmayan hemşire yardımcısı Damla Atak bulunuyordu. Yurtoğlu’nun bu durumu önemsemediğinin belirtilirken hastanenin mesul müdürü Ali Dirik’in de durumdan haberdar olduğu iddianameye yansıdı. Durumu örtbas etmek isteyen hastane yönetiminin ayrıca kamera kayıtlarını yok ettiği belirlendi. Yurtoğlu’nun sahibi olduğu hastaneye yapılan incelemeler öncesinde savcının hastaneye geleceğini duyduğuna yer verilen iddianamede, şüpheli Yurtoğlu’nun “Büyükçekmece savcısının benim hastanemde ne işi var? Bebek gece öldü. 500 gramdı, zaten ölecekti” dediği belirtildi.
‘BEBEK TÜCCARLIĞI YAPIYORDU’
Bir bebeğin ölümü ile ilgili bildiklerini anlatan şüpheli hemşire Hasan Basri Gök ise iddianamedeki ifadesinde şunları söyledi: “Bir bebek hastaneye geldi. Geldiğinde durumu kötü değildi fakat yatışının ikinci ya da üçüncü gününde durumu kötüleşmeye, kalp anomalisi sıkıntısı yaşamaya başladı. Fırat Sarı, bebeği kalp ameliyatı ile ilgili herhangi bir tedavi yapılamayacak, olumsuz koşullardaki Birinci International Hastanesi’ne sevk ettiği için bebeğe hastanede herhangi bir ameliyat işlemi uygulanamadı. Hastanede bebekten sorumlu kişi Hakan Doğukan Taşcı’ydı. Hatta bebeğin ailesi ile görüşen Doğukan, kendisini doktor olarak tanıtmıştı. Bebeğe uygulanabilecek tek ilaç bir kalp ilacıydı. Hakan Doğukan bu ilacı veriyordu. Bir ara ilacı kesti. Ağır narkotik ilaç ile bebeği uyuttu. Sonrasında bebek müdahale edilmesine rağmen kalp anomalisi olduğu için günden güne morarmaya başladı ama Hakan Doğukan Taşcı verdiği ilaçlar ile bebeği yaklaşık olarak 1.5 ay kadar tuttu.”
Taşçı, ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’i, CİMER’e kendisinin şikayet ettiğini anlattı, “Şikayet etme sebebim bebek tüccarlığı yapmasından dolayı” ifadesini kullandı. Taşçı, “Birçok özel hastane ile iş yapar. Genelde hastanelerde başhekimlerle, hastane müdürleri ile anlaşarak, hastanelere dışarıdan yeni doğan bebeklerin yatışını yaptırıyor ve bu işten kâr elde ediyor. Bu işlemlerde hastanenin yeni doğan bebekler için uygun olup olmadığına bakmadan, sadece para kazanmak için bebeklerin canını tehlikeye atarak hastanelere sevkini yapıyor. İstanbul dışı sevk organizasyonu için de Serdar Yüksel isimli şahsı kullanıyor” dedi.
‘VİCDANINIZLA HAREKET EDİN’
CHP Genel Başkan Yardımcıları Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz ve Gamze Taşcıer, İstanbul İl Başkanı Özgür Çevik, milletvekilleri ve parti yöneticileri dün “yenidoğan çetesi” soruşturmasında adı geçen ve ruhsatı iptal edilen Özel Reyap İstanbul Hastanesi önünde açıklama yaptı. Şahbaz, “Bu olayın sorumlusu şu anki sağlık bakanıdır. Dönemin sağlık bakanıdır ve sağlık sistemimizi özelleştirerek ticari meta haline getiren AKP’dir” dedi. Taşcıer ise “Bir kez vicdanınızla, onurunuzla hareket edin. Yapamadığınız, yönetemediğiniz süreci istifayla onurlandırın. Sağlık bakanını, adalet bakanını çalışma bakanını atayan tek adamın istifa etmesi lazım” diye konuştu.
TOPLUMSAL GERİYE GİDİŞ
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), “yenidoğan çetesi”ne ilişkin “Bu vahşet toplumsal geriye gidişimizin en yakıcı örneklerinden biridir. Sosyal devlet olmanın gereği, eğitim ve sağlık gibi temel alanlarda piyasacı değil, kamucu politikalar izlemektir. Eğitim ve sağlık hizmetlerindeki bu yanlış uygulamalardan dönülmeli, laik Cumhuriyetimizin kamucu eğitim ve sağlık politikaları tutarlı şekilde uygulanmalıdır” açıklamasında bulundu.
FAALİYETLERİ 2019’A MI UZANIYOR?
Çeteyle ilgili skandalların ortaya çıkmasından sonra pek çok yurttaş, çocuklarını benzer durumlarla kaybettiğini belirtirken Cumhuriyet’e konuşan bir yurttaş, 2019 yılında ikiz çocuklarından birini söz konusu iddialarla benzer şekilde kaybettiğini ve çocuğundan sorumlu doktorun da Fırat Sarı olduğunu söyledi.
‘ÖNLEM İÇİN’ DEMİŞLER
Sağlıklı bir şekilde sezaryan doğan çocuklarının anlam veremedikleri şekilde yoğun bakım ünitesine alındığını belirten Ozan Oztürk yaşadıkları şöyle anlattı: “Doğumu yapan doktor çocuklarımın sezaryan doğduğunu ve doğumun gayet güzel geçtiğini söyleyerek ‘Çocukları sanırım önlem amaçlı yoğun bakıma aldılar’ şeklinde bir beyanda bulundu. Oğlumun kafasına yoğun bakımdayken garip bir cihaz taktılar. Kızımı da hiçbir makineye bağlamadan 11 gün boyunca sebepsiz yere hastanede tuttular. ‘Çocuğu veremeyiz. Kardeşinde komplikasyonlar var, kendisinde de oluşabilir, önlem amaçlı tutuyoruz’ denildi. 11. günün sonunda baskı yaparak kızımızı teslim alabildik. Oğlum ise 4. veya 5. gün entübe edildi. Ancak gayet sağlıklı görünüyordu. Doktorun beyanı ise ‘makineden ayrılamadığı ve ciğerlerinin gelişmediği’ yönündeydi. Ancak anne karnındayken ultrason yapıldığında ciğerleri gayet sağlıklı görünüyordu. 24 günlük bu süre içerisinde daha sonra oğlumun kalbinde delik olabileceği söylendi. Ücretle getirttiğimiz doktor, kontrollerden sonra oğlumun kalbinde hiçbir sıkıntı olmadığını söyledi. Oğlum ölmeden bir önceki gece sabaha karşı hastane tarafından aranarak hastaneye çağrıldım. Gittiğimde çocuğum entübe cihazına bağlıydı ve mosmordu.”
‘ÇELİŞKİLİ İFADE VERİYORDU’
Öztürk, “Süreç içerisinde Fırat Sarı ile konuştuğumuzda çocuğuma yönelik çelişkili ifadeler kullanıyordu. Bir gün iyi diyordu, bir gün kötü diyordu. Zaten Fırat Bey’i hastanede zor görüyorduk. Sürekli başka bir yerdeydi. Ne zaman çocuğumu alabileceğimizi sorduğumuzda hep kaçamak cevaplar veriyordu. ‘ilahi takdir’ olarak olayın üzerini kapatmıştım ancak son ortaya çıkan olaylardan sonra diğer ailelerin beyanlarını gördüm ve ne olup ne bittiğini idrak ettim” dedi.
Yoğun bakımın dolu olduğunu sözlerine ekleyen acılı baba, “Biz hastanede olduğumuz dönem yoğun bakım ünitesi hınca hınç doluydu, hepsi de yeni doğan bebeklerdi. Çoğu da ikizdi. Uzun zamandır tutulan ikizler vardı hatta yoğun bakımda bedeni gelişimini tamamlayan bebekler bile vardı” ifadesini kullandı.
‘YAŞATTIKLARINI YAŞASINLAR’
“Yenidoğan çetesi” mağduru Erol çifti, TRG Hospital Hastanesi yüzünden bebeklerinin beyin kanaması geçirdiğini, yüzde 100 işitme kaybı olduğunu ve bebeklerinin fiziksel sıkıntı yaşadığını iddia etti. Erol çifti “Bizim çocuğumuza yaşattıklarını yaşamadan, o cezaevine girmeden ölmelerini istemiyorum. Bugün hastanenin ruhsatının iptal edildiğini duydum. Ama Mehmet Gürül isimli doktor, Gaziosmanpaşa Özel Duygu Hastanesi’nde hâlâ çalışmaya devam ediyor. Biz yandık, bunlardan başkaları yanmasın” dedi.
KIRMIZI REÇETELİ İLAÇLARI DA SATMIŞLAR
Yenidoğan çetesiyle ilgili hazırlanan iddianamede, söz konusu şüphelilerin hastanelere yapılacak denetimlerin önceden haber alındığı ifade edildi. Şüpheli ifadelerinde psikolojik tedavi için kullanılan ve uyuşturucu etkisi yaratan ilaçların da “el altından” temin ederek sattıkları iddianameye yansıdı. Konuya ilişkin iddianamenin ilgili bölümünde, Özel Güney Hastanesi’nden ilaç kaçırılıp satıldığı belirtildi. İddianamede yer alan bir ifadede, “Konuşma içeriklerinden geçen konular ile ilgili olarak Renas ve Fehmi isimli şahıslar ortak olarak çalışıyor ve birbirlerine bebek yönlendirmesi yapıyorlardı. Hüseyin ve Doğukan 2022-2023 yılları arasında Güney Hastanesi’nden ilaç kaçırıp sattılar. Bu sattıkları ilaçlardan da elde ettikleri gelir yaklaşık olarak 1000 TL civarındadır. Doğukan’a bu durumu sorduğumda hastanenin psikiatri bölümün muayene ücretini 1500 TL yaptığını ve el altından Lyrica isimli ilacı sattığını, aynı zamanda hastane sahibi olan Müzeyyen isimli şahsın (Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu) akrabası olan hastanenin kendi içerisindeki eczanede çalışan bir erkek şahsın da bu şekilde ilaç sattığını bana söyledi” denildi.
‘ARKADAŞINDAN ALIYORDU’
İddianamede yer alan başka bir ifadede ise yine uyuşturucu etkisi yaratan psikolojik bir ilaç kullanıldığına ilişkin ifadelere yer verildi. Söz konusu ifadede, “Reyap Hastanesi’nde Fırat Sarı’nın talimatlarıyla Sümeyye Nur Aslan ve hastanenin bilgi işlemi olan bir şahsın erkek bir şahsın değiştirdiği bir grafik ile ilgili yapılan konuşmalardır. Konuşma içeriklerinde geçen Aldolan ibaresi ile ilgili olarak Hakan Doğukan Taçcı isimli şahıs uyuşturucu madde etkisi yaratan bir ilaç olan Aldolan kullanmaktaydı. Bu ilaç sanıyorum ki kırmızı reçete ile satılan bir ilaçtır. Bu ilacı sürekli kullanıyordu. İlacı da arkadaşı olan Osman ve Yalçın isimli şahıslardan temin ediyordu. İstanbul’da oturduğunu söylediği Osman’dan kurye vasıtasıyla ilacı temin ederek satın alıyordu” denildi.
10 HASTANENİN RUHSATI İPTAL EDİLDİ
Yenidoğan Çetesi soruşturması kapsamında on hastanenin ruhsatı iptal edildi. Bu hastaneler: Özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Silivri Kolan Hospital Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi.
‘BAŞKA ÜLKEDE OLSA HÜKÜMET İSTİFA EDER’
Yenidoğan çetesi skandalının yankıları sürerken muhalefetten de tepki gecikmedi. CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, eski İstanbul İl Sağlık Müdürü, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nu istifaya davet etti. Yücel açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre sağlıklı bebekleri kuvöze alan, öldürdükleri her bebek başına para alan yenidoğan çetesi bundan tam bir yıl önce tespit edildi. Bu vahşete kayıtsız kalan her kimse, en az o katiller kadar suçludur. Bu nasıl bir ihmaldir ki bu insanlıktan nasibini almamış ahlaksızlar bir sene boyunca yakalanmamış, bebeklerimiz bir sene boyunca ölüme terk edilmiştir! Bebek ölümlerinde eski Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan, ondan önceki Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na, İstanbul eski İl Sağlık Müdürü şimdiki yeni Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’na kadar hepsinin ihmali ve payı var. Başka bir ülkede olsa hükümet istifa ederdi. Bizde ise sorumluluğu olan siyasiler büyük bir yüzsüzlük ve pişkinlikle koltuğa yapışıyorlar! Bebeklerini kucağına almak için can atan annelere babalara kefene sarılı minik bedenlerini verdiniz! Böyle bir çetenin varlığını bile bile hiç bir önlem almadınız! Bu bebeklerinin ölümünde başında bulunduğunuz Sağlık Bakanlığı’nın büyük bir ihmali ve sorumluluğu varken hâlâ utanmadan o koltukta oturmaya devam mı edeceksiniz Kemal Memişoğlu.”
‘TAKİPÇİSİ OLACAĞIM’
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medyadan bir açıklama paylaştı. Yerlikaya mesajında şu ifadelere yer verdi: “Bir baba olarak çok üzgünüm. Halkımızın üzüntüsünü de en derinden paylaşıyorum. Haksız kazanç elde etmek için cennet kokulu bebeklerimizin hayatını hiçe sayan bu vicdansızların hak ettikleri cezayı alması için konunun takipçisi olacağım.”
‘SORUŞTURMA SÜRÜYOR’
Yenidoğan çetesiyle ilgili iddialara ilişkin bir açıklamada Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) geldi. Açıklamada, “Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 24.11.2023’teki talebi üzerine kamuoyunda ‘yenidoğan çetesi’ olarak gündeme gelen konuyla ilgili 29.11.2023’te inceleme başlatılmıştır. Savcılığın soruşturma yaptığı hastanelerden SGK sözleşmesi bulunan hastanelere yönelik gerekli incelemeler üç başmüfettiş ile üç müfettişimiz tarafından yürütülmektedir” dendi.
‘KORKU FİLMİ GİBİ’
Dönemin İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Özel Hastaneler Denetim Birimi’nde uzman olarak görev yapan Dr. Malik Türkay Esin, korkunç olayın nasıl ortaya çıktığını ve süreç boyunca yaşananları anlattı. 2023 yılında gelen bir CİMER şikâyetinde konuyla ilgili bilgiler verildiğini kaydeden Esin, “İşin ciddiyetini öğrendiğimizde, o dönem ki görevim gereği dönemin İstanbul İl Sağlık Müdürü Kemal Memişoğlu’na çıkarak ‘Efendim böyle bir CİMER şikâyeti var. Bizim yaptığımız denetim ve araştırmalar da bu ihbarı doğruluyor. Bununla ilgili özel bir çalışma yürütmek istiyoruz’ dedik. Kendisi ‘Sonuna kadar gidin’ diyerek destek oldu” ifadelerini kullandı. Esin, “Kayıtları dinlemesem, görmesem, bunun bir korku filmi ya da kasıtlı olarak sağlık camiasını kirletmek amacıyla yapılabilecek bir iş olduğunu düşünürdüm” dedi.
AKP’LİDEN GARİP ÇIKIŞ
Eski AKP MKYK Üyesi Mücahit Birinci, yenidoğan çetesinin “siyonist terör örgütü” üyesi olduğunu öne sürdü. Birinci, ”Çete mete değil. Türk milletinin geleceğine kasteden Siyonist bir terör örgütüdür” ifadelerini kullandı. Birinci’nin sözlerine tepki gösteren Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, “Bu milleti aptal yerine koymayın. 22 senedir Sağlık Bakanlığı menzil cemaatinin kontrolünde. 22 yıldır bakanları, bütün bürokratları siz atıyorsunuz. Sağlıkla ilgili yasaları siz çıkarıyorsunuz. Siyonistler Gazze’de bebek ve çocuk öldürüyor. Buradaki çetelerden siz sorumlusunuz” dedi.